Belvedere Sarayı – Barok sarayların en güzel örneklerinden biri
Belvedere Sarayı (Almanca: Schloss Belvedere), Avusturya‘nın başkenti Viyana‘da bulunan ve tarihimize dokunması nedeniyle Viyana Gezilecek Yerler listemizin ağır toplarından biri olan bir saraydır. Belvedere Sarayı tarihi, Belvedere Sarayı bölümleri (mimari elemanları), Belveder Sarayı iç görünümü (fotoğrafları), Belvedere Sarayı sanat koleksiyonları bünyesindeki eserlerin gücünü aldığı tanrı ve Yunan mitolojisi taslakları, Avusturya’nın bağımsız bir devlet olma yolunda Belvedere Sarayı‘na biçilen rol üzerine bilgilerin yanı sıra, Belvedere Sarayı yaklaşan etkinlikler, Belvedere Sarayı giriş ücretleri ve Belvedere Sarayı’na nasıl gidilir tarzından pratik bilgileri de bu yazıda bulabilirsiniz.
Belvedere Sarayı, Habsburglar adına savaş meydanlarında Türklere karşı kazandığı zaferler nedeniyle büyük bir üne kavuşan ve bu başarılarının sonucunda bir Avusturyalı olmadığı halde Avusturya tarihinde kendine önemli bir yer edinen ve büyük bir servet sahibi olan feldmareşal Prens Eugen tarafından 18. yy.’da yazlık saray olarak, II. Viyana Kuşatması konulu tarih kitaplarında adı birçok defa zikredilen bir dağ olan Kahlenberg manzaralı bir tepe üzerine Barok mimari stilinde yaptırılan ve gerek mimarisi gerekse de burada bulunan eserler vasıtasıyla verilmek istenen gizli mesajlarla dolu bir saraydır.
Belvedere Sarayı Viyana
İçerik
Belvedere Sarayı tarihi
Prens Eugen dönemi
Barok sarayların en güzel örneklerinden birini teşkil eden Belvedere Sarayı, Viyana’ya büyük inşaat projelerinin kazandırıldığı bir dönemde, bir yazlık saray olarak Barok mimari stilinde yaptırılır. İmparatorluğun başkenti Viyana’nın günümüze kadar ulaşmayı başaran birçok prestijli projesinin yapılabilmesine imkân sağlayan olay ise, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı yapılan savaşların başarılı bir şekilde nihayete erdilmesinin maddi mükâfatından başka bir şey değildir [1].
Barok devri mimarinin tipik bir özelliği olduğu üzere bu dönemde ortaya konulan eserlerin şaşalı görünüşü Belvedere Sarayı‘nda da göze çarpmakta olup, Prens Eugen’in kudretli bir şahsiyet olduğunu gözler önüne sermek amacıyla görkemli bir biçimde tasarlanmış ve hayata geçirilmiştir.
II. Mustafa, başarısız geçen 1683 II. Viyana Kuşatması‘nın ardından kaybedilen toprakları geri almak için sefere çıkma karar alır. 1695 ve 1696 seferleri başarılı olunca üçüncü bir sefer daha düzenlenir. Bu üçüncü sefer bünyesinde günümüz Sırbistan sınırları içerisinde yer alan Zenta kasabası yakınlarında, Tisa nehri geçidinde, 11 Eylül 1697’de vuku bulan ve tarihe Zenta bozgunu olarak geçen, Avrupa tarihinde Osmanlılar’ın Macaristan’dan tamamen çıkarılmasının son halkasını teşkil eden bir dönüm noktası olarak kabul edilen savaşta, Habsburg müttefik güçlerinin başında bulunan kişi Prens Eugen’den başkası değildir [12].
Söz konusu Prens Eugen, Osmanlı’ya karşı yapılan savaşlardaki başarılarının maddi karşılığı olarak dönemin en büyük kişisel servetine sahip şahıs olacak, aynı zamanda Belvedere Sarayı‘nı yaptıran kişi olarak da adı tarih kitaplarındaki yerini alacaktır [1].
Prens Eugen, 1697 yılında, günümüz Viyana’sının I. bölgesi sınırları içerisinde bulunan ve yine bizzat kendisine ait olan Şehir Sarayı’nın (Almanca: Stadt Palais) yapımına başlanmasından bir sene sonra, bugün üzerinde Belvedere Sarayı bulunan hafif eyimli bir yamaçtan ibaret olan arsayı satın alır ve ilk iş olarak peyzaj planlamasına başlanır. Sarayın mimari tasarımı için ise Baş Mimar olarak, Piemont’a düzenlendiği askeri seferde tanıştığı, Johann Lucas von Hildebrandt’ı seçer [1].
1712 yılında Aşağı Belvedere Sarayı‘nın yapımına başlanır ve iki yıl sonra yapı işleri tamamlanır. Dönemin şehir manzaralarından birinde burası için Eğlence Sarayı (Almanca: Lustschloss) tabiri kullanılmıştır [1].
Fransız peyzaj mimarı Dominique Girard, Ocak – Mayıs 1717 döneminde sarayın peyzaj planlamasını elden geçirir ve bir sonraki yaz döneminde Belvedere Sarayı bahçesi tamamlanır [1].
1717 yılında ise Yukarı Belvedere‘in yapımına başlanır. 2 Ekim 1719 yılında yapı işlemleri büyük bir oranda bitirilmiş ve öyle ki, Osmanlı Elçisi Vezir İbrahim Paşa burada karşılanmıştır [1]. Belvedere Sarayı bahçesinin alt ve orta terasları arasında bulunan havuz hakkında bilgiler verilen ve hemen yukarıda fotoğrafını gördüğünüz levhada, Vezir İbrahim Paşa’nın 02.10.1719 tarihinde burada bulunduğuna değinilmiştir.
1723 yılı itibarıyla Yukarı Belvedere Sarayı tamamlanır [1].
Prens Eugen sonrası
Hiç evlenmeyen ve hiçbir mirasçısı olmayan Prens Eugen 21 Nisan 1736 tarihinde vefat eder. Arkasında hukuki geçerliliği olan bir vasiyetname bırakmaz. İmparator VI. Karl’ın kurduğu bir komisyon Prens Eugen’in ağabeyi Thomas’ın kızı, Savoy ve Soissons hanedanının hayatta kalan son üyesi olan yeğeni Prenses Viktoria’yı varis olarak seçer. Prenses Viktoria, mirasla ilgilenmediğini ilk baştan bu yana belli eder ve bir süre sonra elden çıkarmaya karar verir [1], [3].
Bugün sahip olduğu ve İtalyanca’da “güzel manzara“ya tekabül eden “Belvedere” ismine ise ilk defa, İmparatoriçe Maria Theresia ve eşi -Lorraine soyundan- İmparator I. Franz (Stephan) tarafından satın alınan sarayın, 1752 tarihli satın alma sözleşmesinde rastlanmaktadır [1], [2].
Sarayın iki farklı mimari elemanlarının “Aşağı Belvedere” ve “Yukarı Belvedere” isimleriyle anılmalarının mazisi ise 1776 yılında imparatorluk sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapmaya başlamalarına tekabül etmektedir [1], [4].
Maria Theresia ve eşi I. Franz (Stephan) hiçbir zaman buraya taşınmazlar ve Belvedere, diğer imparatorluk saraylarının gölgesinde kalır. Ta ki, çiftin on altı çocuğundan on beşincisi olarak dünyaya gelen ve bu tarihte henüz 14 yaşında bulunan Maria Antonia’nın, Fransa Veliahtı XVI. Louis (Almanca: Dauphin – Fransız veliaht) ile evliliklerinin şerefine 17 Nisan 1770’de düzenlenen ve 16.000 davetlinin katıldığı maskeli balonun gerçekleştiği güne kadar [1], [4].
Aşağı Belvedere Sarayı 18. yy.’da -ilk etapta- Napolyon’dan kaçan Habsburg Hanedanı üyelerinin konaklamaları amacıyla kullanılır [1].
Bir müze olarak Belvedere Sarayı
1781 senesinde İmparatorluk Resim Galerisi’nin açılmasıyla Yukarı Belvedere Sarayı dünyanın halka açık ilk müzelerinden biri olur [1].
1805 yılında (günümüz Avusturya‘sının bir eyaleti olan) Tirol’ün 1805 Pressburg Barışı (ya da Pressburg Barış Antlaşması) neticesinde Bavyera’nın eline geçmesi sonucunda, Innsbruck yakınlarında bulunan Ambras Sarayı’ndaki sanat koleksiyonları için uygun bir yer aranması ihtiyacı doğar. İmparator I. Franz’ın 1811 yılına ait kararıyla koleksiyonların, burada sergilenmek üzere Aşağı Belvedere Sarayı‘na nakil işlemi gerçekleştirilir [1].
1888 ve 1889 yılları, Belvedere Sarayı‘nda bulunan eserlerin, İmparator I. Franz Josef’in sanat koleksiyonlarını tek bir çatı altında toplamak amacıyla Ring Bulvarı üzerinde yaptırdığı Viyana Sanat Tarihi Müzesi ‘nde kendilerine yer bulacakları dönem olarak tarihe geçer. Bu andan itibaren Belvedere Saray(lar)ı halkın ziyaretine kapatılır [1].
1896 yılına gelindiğinde İmparator I. Franz Josef, Yukarı Belvedere Sarayı‘nın yeğeni Arşidük Franz Ferdinand’ın ikametgâhı olarak kullanılması kararını alır ve tadilat işlemleri gerçekleştirilir.
Arşidük Franz Ferdinand ve eşi 28 Haziran 1914 tarihinde Saraybosna’da uğradıkları silahlı suikast sonucu hayatlarını kaybederler. Bu olay bir taraftan I. Dünya Savaşı‘na kapı aralarken, diğer taraftan da savaşın sonuçları itibarıyla Habsburg Monarşisi‘nin sonunu getirir. Franz Ferdinand’ın hayatını kaybetmesinden sonra Yukarı Belvedere Sarayı artık bir yaşam alanı olarak kullanılmaz ve tekrar müzeye çevrilerek 19. yy.’a ait eserler burada kendilerine yer bulurlar.
İkinci Cihan Harbi’nde ağır hasar gören Belvedere Sarayı, gerçekleştirilen tadilat işlemleri neticesinde 1953 yılından itibaren tekrar müze olarak hizmet vermeye devam eder.
Sarayın tarihine ışık tutan birçok detaylı bilginin günümüze ulaşmasının sebebi ise Mühendis Salomon Kleiner’in 1731-1740 yıllarını kapsayan, on parça ve toplamda 90 resimden oluşan görsel belgelendirme işlemidir [1].
Bu da ilginizi çekebilir
Zafer Takı, devasa bahçesi ve yaklaşan etkinleriyle Viyana saraylarından bir diğeri:
Belvedere Sarayı bölümleri (Mimari elemanları)
Belvedere Sarayı genel olarak;
- Aşağı Belvedere Sarayı (Almanca: Unteres Belvedere)
- Yukarı Belvedere Sarayı (Almanca: Oberes Belvedere)
olarak iki ana kısımdan oluşmakta olup, bu saraylar ise Barok üslûbunda oluşturulan saray bahçesi ile birbirlerine bağlanırlar.
Her iki saray da günümüz itibarıyla sanat koleksiyonlarına ev sahipliği yapmakta olup, Belvedere 21, Gustinus-Ambrosi-Müzesi ile beraber “Österreichische Galerie Belvedere” adlı kurumun çatısı altında hizmet vermektedirler. Yine bizzat Prens Eugen’in yaptırmış olduğu Şehir Sarayı 2013 Güzü’nde Avusturya Maliye Bakanlığı (Österreichisches Finanzministerium) tarafından geçici olarak bu kuruma verilmiş ve Ekim 2017 itibarıyla tekrar geri alınmıştır.
Belvedere Sarayı bahçesi
Sarayların içerisine girmeden önce ilk olarak saray bahçesinden, burada bulunan heykeller ve de alegorik zaman basamakları vasıtasıyla verilmek istenen mesajlardan işe başlayalım.
Bahçe, Belvedere Sarayı’nın en eski bölümü olmakla beraber, peyzaj düzenlemeleri Fransız Peyzaj Mimarı Dominique Girard tarafından yapılmıştır.
Barok üslûbu bahçe sanatının tüm özelliklerini burada bulmak mümkündür:
Teraslar, duvar ve basamak gibi mimari ayrıntılar, simetrik çiçek parterleri (symmetrische Blumenparterre), suyun; fıskiye, kaskat ve geniş yüzeyler halinde gösteriye olanak sağlayacak biçimde kullanılan farklı halleri, bir açık müzeyi andırmayan bahçesinin yanı sıra, havuzların ayrılmaz parçası olan heykeller.
Bahçe, hemen ilk bakışta bir bütün olarak algılanabilmesi amacıyla kısmen daha dar ve uzunlamasına oluşturulmuştur. Böylece bir bütünlüklü sanat eseri (Gesamtkunstwerk) olan bahçenin tamamına hakim bir bakış açısına sahip olabilmek mümkündür.
Yukarı Belvedere’in güneyinde bulunan havuz, cephenin buraya yansıyarak daha heybetli bir estetik görünüme kavuşmasını sağlaması amacıyla bir su aynası (Spiegelungsteich) görevi görmektedir.
Rennweg tarafındaki Aşağı Belvedere Sarayı ve Landstraßer Hauptgürtel tarafındaki Yukarı Belvedere Sarayı arasında yaklaşık 23 m kot farkı bulunur [7]. Belvedere Sarayı bahçesinin merkezi kısmı bu her iki sarayı birbirine bağlayan eğimli arazi üzerine teras edilmiş alt, orta ve üst olmak üzere üç ayrı bölümden oluşmaktadır.
Üst ve orta terasların sağ ve sol taraflarında -basamaklarla insanların gereksiz enerji harcamasını önlenmek amacıyla yapılan- hafif eğimli rampalar bulunmaktadır.
Alt ve orta teraslar arasındaki kot farkı ise hakkında birazdan detaylıca bahsedeceğimiz ve bahçenin sağ ve solunda bulununan merdivenler vasıtasıyla aşılır. Bu her iki merdivenin ortasında ise bir diğer havuz bulunmaktadır.
Belvedere Sarayı bahçesindeki üç farklı terasta bulunan heykellerin ana temaları ise şu şekildedir:
- Üst teras: Sfenks (Almanca: Sphengen) olarak tabir edilen, yarı aslan ve yarı genç kızdan oluşan karışık mistik varlıklar
- Orta teras: Merkezinde bulunan kaskatlı havuz vasıtasıyla insanı temsil eden beş (5) sayısına vurgu
- Alt teras:
- Karşılıklı ikişer adet olmak üzere toplamda yalnız 8 Müz (edebiyat ve müzik tanrıçaları), 9. ve sonuncu Müz olan Kalliope ise Herkül ile beraber
- Daphne (Defne) ve kendisine mutlu sonla bitmeyen amansız bir aşkla bağlanan Apollon
- Ateş
- Su.
Belvedere Sarayı bahçesi – Üst teras: Sfenksler
Yukarı Belvedere Sarayı önünde ve bahçenin üst terasında bulunan yürüyüş yollarının kenarlarında, merdiven başlarında bulunan beyaz mermerden yapılan Sfenks heykelleri dikkat çekmektedir (Almanca: Sphingen).
Sfenkslerin, gizli bilgileri saklayıp korumak ve lâyık olmayanların eline geçmesine mani olmak adına gözcülük etmeleri göreviyle Mısır tapınaklarının önlerinde kendilerine yer buldukları bilinmektedir.
Yarı aslan ve yarı genç kızdan oluşan bu karışık varlıkların yine aynı sebepten Belvedere Sarayı bahçesinde bulundukları varsayılmaktadır [2].
Yasir Saydam, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı’nda tamamladığı “Batı resim sanatında sfenks betimi” başlıklı yüksek lisans tezinde, Belvedere Sarayı bahçesindeki Sfenks heykellerinden “Maniyerist Sfenks heykelleri” olarak bahsetmekte. Alıntı [6]:
Sfenks imgesinin Avrupa’da tekrar belirimi 16.yüzyılda Maniyerist dönemde gözlemlenmeye başlamıştır. ‘’Fransız Sfenksi‘’ olarak da bilinen süslü başlıklı bir kafa ve genç kadın göğüslerine sahip Sfenks sıklıkla kulağında inci küpeler ve mücevherlerle betimlenmiştir. Vücudu ise dinlenen bir aslan pozisyonunda görülmektedir.
Fransa’dan bütün Avrupa’ya yayılan Sfenks özellikle dekoratif dış mekân mimarisinin düzenli bir parçası olmuştur. Viyana’da Belvedere Sarayı, Potsdam’da Sanssouci Park, İspanya’da La Granja, Bialystok ‘da Branicki Sarayı veya geç Rokoko örneği olarak görülebilecek Portekiz’deki Queluz Ulusal Sarayı’ndaki parçalar Avrupa’daki Sfenks imgesinin başlıca öğelerindendir.
Belvedere Sarayı bahçesi – Orta teras: Orta Yol (Goldene Mitte) [2]
Saray bahçesinin üst ve orta teraslarını birbirine bağlayan, üst terastaki fıskiyeli havuzun sularının beş (5) basamaktan süzülerek alt terasta bulunan havuza döküldüğü bir kaskatlı havuz (Almanca: Kaskadenbrunnen) bulunmaktadır.
Beş (5) rakamı, bir (1) ve on (10) sayılarının ortasında bulunması nedeniyle tercih edilmiştir.
Burada vurgulanmak istenen ise beşinci unsurdur (Latince: quinta essentia): maddenin 4 unsur olarak kabul edilen ateş, toprak, hava ve su hallerinden oluşan ve daha farklı olarak, algılanamayan unsuru, insan! [2].
Alt ve orta terası birbirine bağlayan alegorik zaman basamakları [2]
Belvedere Sarayı bahçesinin alt ve orta teraslarının kot farkını aşmak için faydanılan merdivenlerin başlarında bulunan gerek vazolar, gerek erkek çocuk heykelleri ve gerekse de basamakların arasındaki rampanın üzerinde yer alan geometrik semboller estetik amaçtan daha fazlasına hizmek etmekte olup, yüklendikleri mana bakımından sembolik ve alegorik algılanmaları gerekmektedir.
Peki bu semboller ne anlama gelmektedir ve Prens Eugen bunlar vasıtasıyla nasıl bir mesaj vermek istemektedir?
Birçok eski simgelerin tüm halkların evrensel bilgeliğini temsil ettikleri bilinmektedir. Sadece Çin’de değil, Avrupa’da da Rönesans’tan itibaren ve özellikle de Barok döneminde mimaride, bahçe tasarımlarında ve sanat eserlerinde bu sembollere rastlamak mümkündür.
Basamakların ortasındaki rampanın üzerinde bulunan, birbirine bağlı haldeki daire ve halkalar kozmik uyuma dikkat çekmektedirler. Kare; kuzey, güney, doğu ve batı olmak üzere dört yönüyle beraber dünyayı, daire ise ilahi olanı (Almanca: Göttlich) ve uçsuz bucaksız gökyüzünü temsil etmektedir. Sayılarla ifade edecek olursak; Tanrı “1”, dünya ise “4”.
Merdiven korkulukları ya da diğer bir tabirle trabzanlarda (Almanca: Treppenbalustraden) bulunan 2 x 6 altı adet küçük erkek çocuğu heykelleri ise (Almanca: Putti, İtalyanca: Putto) yılın 12 ayına vurgu yapmaktadırlar. Her bir ayın ismi, kendisini temsil eden erkek çocuğun ayakları altında yazmaktadır.
Merdivenlerin alt kısımlarının sağ ve sol başlarında ise ilkbahar, yaz, sonbahar ve kış olmak üzere her bir mevsimi temsilen birer vazo bulunmaktadır.
Bu kadar aylar ve yıllardan bahsetmişken merdivenlerin basamak sayılarının da bir ayın gün sayısına tekabül eden 30 ya da 31 olması gerektiğini düşünebilir insan. Halbuki her bir merdivende, ortada bulunan rampanın sağ ve solunda olmak üzere 2 x 35 = 70 basamağı bulunmaktadır. Bahçenin her iki tarafındaki merdivenlerde ise toplamda ise 70 x 2 = 140 basamak.
35 rakamı 7’nin bir kat sayısı olmakla beraber, zamanın akışının sembolik tasviri olduğundan tercih edilmiştir. Dolayısıyla burada amaç günleri, ayları ya da yılları saymak değil, insan hayatının farklı evrelerine vurgu yapmaktır.
Tüm bu anlattıklarımınzdan yola çıkarak özetleyecek olursak:
12 ay ve 4 mevsimden oluşan yıllık döngülerde 4 rakamı, dünyevi yaşamı temsil etmekte olup, hayatın 7’şer yıldan oluşan 10 devresini temsilen 70 basamağı geride bırakarak, kare ve dairenin birleşmesiyle vurgulanmakta olan gökyüzüne uzanan yola işaret etmektedir.
Belvedere Sarayı bahçesinin alt ve orta terasını birbirine bağlayan hakkında biraz evvel bahsettiğimiz alegorik zaman basamaklarının ortasında ise bir diğer havuz yer almaktadır.
7 sayısının gizemi [2]
Hayat 7 yıllık ritimlerde evrelere ayrılır. 7 yaşında okula başlarız, 14 yaşında ergenliğe gireriz ve (eskiden) 21 yaşında reşit sayılırdık (günümüzde 18). Her 7 yılda bir hayatımızın bir dönemini tamamlamış oluruz. 7 sayısı Belvedere Sarayı mimarisinde de karşımıza çıkmaktadır. Aşağı ve Yukarı Belvedere Sarayları 7 yıl süren çalışmalar sonucunda tamamlanmışlardır.
Aşağı Belvedere Sarayı, 7’nin bir kat sayısı olan 35 adet pencereye sahiptir ve ön çıkıntısı (risalit, İtalyanca: Risalita) 7 eksenlidir (7 achsiger Mittelrisalit).
Yukarı Belvedere Sarayı 7 bölümden oluşur ve her bir bölümün ayrı bir çatısı bulunmaktadır [2]. Bu çatıların bazı kişilere “Türk çadırlarını” (Türkenzelte) anımsattıkları belirtilmektedir [21].
Sarayın hayvanat bahçesi (Almanca: Menagerie) 7 bölümden oluşmaktaydı. Yukarı Belvedere Sarayı’nda gerek Mermer Salon’daki şömineler üzerinde, gerekse de sarayın farklı salonlarında bir zamanlar burada bulundurulan hayvanların resimlerine yer verilmiştir.
Tesadüf budur ki, Prens Eugen 73 yıl yaşamış ve hayatın 7 yıldan oluşan 10 devresini tamamlamıştır.
Özhan Öztürk blogunda, çeşitli kültürlerde kutsal kabul edilen 7 sayısının gizemi üzerine güzel bir yazı hazırlamış. Okumanızı tavsiye ederim:
7 sayısının gizemi: Din, Folklor ve Mitolojide Yedi (7) rakamı
Belvedere Sarayı bahçesi – Alt teras
Saray bahçesinin alt terasının sağ ve sol yürüyüş yolları boyunca Yunan Mitolojisi’nde kardeş tanrıçalar olarak bilinen Müzler’in (edebiyat ve sanat tanrıçaları, Almanca: Musen) heykelleri bulunmaktadır. İnanışa göre Zeus ile Mnemosyne 9 gece üst üste ilişkiye girmişler ve her bir gecenin sonucunda bir Müz doğmuştur.
Bunlardan sekizi yalnız, dokuzuncuları olan Kalliope ise Herkül’le beraber teşhir edilmişlerdir. Bunların dışında ateşin, suyun ve Daphne’ye (Defne) mutlu sonla bitmeyen imkânsız bir aşkla tutulan Apollon’un heykelleri bulunmaktadır. Bu heykeller Giovanni Stanetti imzalıdır.
https://www.burghauptmannschaft.at/uploads/690.013-figuren_&_figurengruppen_im_belvederegarten_(hq).pdf
Yukarı Belvedere Sarayı
Sadece sarayda bulunan eserler değil, aynı zamanda üzerine kurulduğu alan da bazı sembolik değerlere sahiptir.
Yukarı Belvedere Sarayı, 204 m rakımlı ve manzarası neredeyse tüm şehre hakim bir tepenin üzerine yapılır. 1683 II. Viyana Kuşatması‘nın kaderini belirleyecek olan, Leh Kralı III. Jan Sobieski komutasındaki ittifak ordusunun, 11/12 Eylül Cumartesi gecesi sırtlarından âdeta karanlığı yararak geçtiği Kahlenberg ismindeki dağ da bu manzaranın bir parçasıdır.
Peki Belvedere Tepesi’nin Yunan Mitolojisi’nde adı geçen Apollon’un yaşadığı Parnassos Dağı ile ne gibi bir bağlantısı olabilir?
Saray bahçesindeki Sfenks (Sphengen) heykellerinden tutun, yürüyüş yolları boyunca karşınıza çıkacak heykellere, hepsi Yunan Mitolojisi’ne birer atıf teşkil etmektedirler. Prens Eugen, kendini bu mitolojinin bir parçası olarak görür; O, dünyanın derinliklerinden tanrıların evine yükselen Apollon’dur [2].
Güneş Tanrısı Apollon, Zeus’un liderliğindeki, sayıları yılın 12 ayına tekabül eden 12 Olimpos tanrısından biridir. 2.457 m rakımlı Parnassos Dağı, Apollo’nun Antik Yunanistan’daki evidir. Belvedere’in üzerinde bulunduğu tepenin rakımını temsilen 204 sayısına, sarayın yapı yüksekliği eklendiğinde ortaya, 2.457 sayısının 1/12’si çıkmaktadır [2].
Sala terrena (Giriş salonu)
Yukarı Belvedere’e adım attığınız andan itibaren bahçe manzaralı görkemli bir salon olan Sala terrena tarafından karşılanırsınız. Günümüz itibarıyla Yukarı Belvedere Sarayı ana giriş kapısı burada bulunmaktadır.
Sala terrena, hiçbir sütun kullanılmayan bir salon olarak planlanıp hayata geçirilmiş, lâkin yapımından hemen sonra statik nedenlerden meydana gelen hasarlar nedeniyle salonun tavanı 1732 senesinde Hildebrandt tarafından Atlant olarak tabir edilen bir nevi taşıyıcı estetik sütunlar yardımıyla desteklenmiştir.
Atlant (Almanca; tekil: Atlas, çoğul: Atlanten), mimaride erkek heykeli işlemeli taşıyıcı sütunlara verilen addır [19]. Atlantların belden yukarıları öne doğru eğik ve kolları havadadır. Roma mimarisinde Telamon’a tekabül eder.
Koren (Almanca) ise dişi heykellerine verilen addır. Şayet mimaride taşıyıcı görev ifa eden elemanlar ise -Karyalı kızlara ithafen- Karyatid (Almanca: Karyatide) adı verilir [20].
Yazılanlardan anlaşılacağı üzere Atlantlar ve Karyatidler, yapılarda hem estetik hem de taşıyıcı görevi ifa eden elemanlardır.
Maria Theresia ve eşi I. Franz Stephan’ın 25.06.1741 tarihinde Presburg’ta Macaristan Kralı olarak taç giyme törenlerini temsilen Franz Xaver Messerschmidt tarafından yapılan bronz heykelleri, giriş salonunun sağ ve sol köşelerinde bulunmaktadır.
Tören merdiveni (Prunkstiege) [9]
Bu merdiven, Prens Eugen’in özel misafirleri için düzenlediği gösterişli karşılama törenlerine ev sahipliği yapmıştır.
Belvedere Sarayı yapıldığında ana giriş kapısı hemen bir üst fotoğrafta görülen ve sonradan kapı ve pencerelerle kaplanan güney cephesinde bulunmaktaydı.
At arabalarıyla gelen misafirler, bir üstteki görselde dikkat çeken rampaları kullanarak sarayın içine, tören merdivenine kadar girebilmekte ve buradan üst katta, Yukarı Belvedere Sarayı‘nın merkez ekseni üzerinde bulunan Mermer Salon‘a çıkabilmektelerdi.
Tören merdiveni genel olarak, gerek duvarlarında bulunan rölyefler, gerekse de burada bulunan heykellerden yola çıkarak, hiçbir savaşı kaybetmediği bilinen ve tarihin en büyük komutanlarından biri olarak kabul edilen Büyük İskender’e (Alexander der Große) atfedilmiştir.
Burada bulunan zengin süslemeler ise Prens Eugen’in kendini ikinci Büyük İskender olarak görmesini temsil etmekten başka bir amaca hizmek etmemektedirler.
Merdiven sahanlığının sağ merdiven duvarındaki rölyef Büyük İskender’in Pers Kralı Darius’a karşı kazandığı zaferi konu almaktadır.
Sol merdiven duvarındaki rölyefte ise İskender’in ayakları önünde Darius’un kadınları göze çarpmaktadırlar [5].
Yukarı Belvedere Sarayı’nın merdivenlerinden üst kata çıktığınızda, Mermer Salon‘un giriş kapısının sağında bir adet ve solunda ise iki adet olmak üzere Barok mimarisinde yapılan Belvedere Sarayı’nın simetrisini bir manada alt üst eden, Avusturyalı sanatçı Gerold Tusch tarafından Yunan Mitolojisi’nde adları geçen Gorgonlar’a (Almanca: Gorgonen) ithafen yapılan keramik vazolar dikkat çekmektedir. Bu vazolar 2013 yılındaki bir satın alma işlemi sonucu envantere katılmışlardır.
Solda tarafta Medusa’yı temsilen bir adet ve sağ tarafta ise Euryale ve Stheno’yu temsilen iki adet olmak üzere toplamda üç adet vazo bulunmaktadır. Medusa vazosunun hemen yanında, ayak ucunda bulunan kırık parça, onun ölümlü olmasına vurgu yapmaktadır.
Helenizim’le (Hellenismus) beraber Medusa’nın Büyük İskender’in kız kardeşi olduğu rivayeti ortaya çıkmıştır.
Mermer Salon (Marmorsaal)
Mermer Salon, Yukarı Belveder Sarayı’nın ana ekseni üzerinde bulunmaktadır.
Kırmızımsı kahverengi mermerleri ve altın yaldızlı tezniyatıyla (göz alıcı süsler, bezekler) Mermer Salon, Saray Şapeli‘nin (Almanca: Schlosskapelle) yanı sıra, Yukarı Belvedere Sarayı’nın tavan yükseklikleri iki katı kapsayan iki bölümünden biridir aynı zamanda.
Mermer Salon’un (Almanca: Marmorsaal) iç mekân perspektif boyamaları (Almanca: Quadraturmalerei) Napolili Gaetano Fanti tarafından yapılmıştır [1].
Mermer Salon’un tavan freskleri 1721-1723 arasında Carlo Innocenzo Carlone tarafından boyanmıştır [1].
1955 yılında Avusturya Devlet Sözleşmesi’nin (Almanca: Staatsvertrag) bu salonda imzalanmış olması nedeniyle Mermer Salon, Avusturya yakın tarihinde önemli bir yer teşkil etmektedir.
15.05.1955 tarihinde dört müttefik devletler olan ABD, İngiltere, Sovyetler Birliği, Büyük Britanya ve Fransa dışişleri bakanlarının yanı sıra, dönemin Avusturya Dışişleri Bakanı Dr. Leopold Figl tarafından ve toplamda 5 devlet adamı tarafından Avusturya Devlet Sözleşmesi (Almanca: Staatsvertrag) bu salonda imzalanmıştır. Dr. Figl, ‘Avusturya özgürdür (Österreich ist frei!) sözlerini Mermer Salon’da imzaların atılmasının hemen ardından söylemiştir.
Daha sonra balkona çıkarak elindeki belgeyi Belvedere Sarayı Bahçesi’nde merakla bekleyenlere doğru göstermiş ve insanlardan sevinç çığlıkları yükselmiştir.
Dikkat edileceği üzere gerek söz konusu tarihin belirlenmesi, gerekse de sözleşmeyi imzalayan devlet adamlarının sayısı elbette bir tesadüften ibaret değildir. Burada Belvedere Sarayı bahçesi orta terasındaki havuzdan bahsederken de değindiğimiz üzere, beş sayısına ve dolayısıyla ‘insana’ vurgu yapılmıştır.
Mermer Salon’un pencerelerinden güzel bir Viyana manzarası Belvedere Sarayı ziyaretçilerini beklemektedir.
Saray Şapeli (Schlosskapelle) [5],[10]
Saray Şapeli (Almanca: Kapelle), Yukarı Belvedere Sarayı’nın güneydoğusundaki sekizgen kulede (Almanca: Oktogonaler Turm) yer alır. Şapel, Prens Eugen’in ayinlere galeriden (Almanca: Empore) katılabilmesini mümkün kılabilmek amacıyla -Mermer Salon’da olduğu üzere- yüksekliği iki katı kapsayacak şekilde yapılmıştır. Altın yaldızlı tezniyatı yine aynı şekilde Mermer Salon’dakilere benzerlik gösterir.
Apsiste bulunan Hz. İsa’nın tekrar dirilişini konu alan motif, Napoli’de Barok sanatının önemli temsilcilerinden olan Christi von Francesco Solimena menşeilidir.
Altar’ın kenarlarında bulunan heykeller Genovalı Domenico Parodi tarafından yapılmıştır. Bunlardan biri Hristiyanlık’ta Vaftizci Yahyâ (Almanca: Johannes der Taeufer), İslâmi kaynaklarda ise Hz. Yahyâ olarak geçen peygamberi gösterir.
Diğer heykel ise Hz. İsa’nın 12 havârislerinden biri olan ve Leonardo Da Vinci’nin meşhur ‘Son Akşam Yemeği’ isimli tablosunda yer alan Petrus’u tasvir etmektedir.
Şapelin tavanındaki fresk ise sarayın giriş katında bulunan Carlone Salonu‘na adını veren Carlo Innocenzo Carlones tarafından boyanmış olup, bir gökyüzü manzarası önünde Kutsal Teslîs’i konu alır.
Salomon Kleiner’in 1730’lü yıllara ait çizimlerinden yola çıkarak, Yukarı Belvedere Sarayı Şapeli’nin orjinal haliyle günümüze kadar ulaşabildiği anlaşılmaktadır.
Burada günümüz itibarıyla dini nikâhlar kıyılmakta ve her hafta saat 12:00’da pazar ayini yapılmaktadır.
Carlone Salonu (Carlonesaal)
Bu salon adını, (Kuzey) İtalyan fresk ustası Carlo Innocenzo Carlone’den (1686-1775) almıştır. Tavandaki, Aurora’nın zaferini konu alan fresk yine aynı şahıs tarafından boyanmıştır [5].
Burası bir zamanlar sıcak yaz günlerinde topluca vakit geçirilen bir salon olarak kullanılmıştır.
Günümüz itibarıyla ise çağdaş sanat akımına bağlı sanatçılar tarafından fresklerde işlenen başlıca Barok konulara karşı pozisyon alınarak, bir anlamda antik tanrılar dünyasından geleceğe köprüler kurulan bir mekân rolüne büründürülmüştür [5].
Yukarı Belvedere Sarayı sanat koleksiyonları
Aydınlanmacı mutlakiyetin (Almanca: Aufgeklärter Absolitismus) bir meyvesi olarak imparatorluğa ait sanat koleksiyonlarının umuma açılması gayesini benimseyen İmparatoriçe Maria Theresia ve oğlu İmparator II. Josef, 1776 yılına gelindiğinde Stallburg’ta bulunan koleksiyonları Belvedere’e naklettirme kararı alırlar. 1781 senesinde İmparatorluk Resim Galerisi’nin açılmasıyla Yukarı Belvedere Sarayı dünyanın halka açık ilk müzelerinden biri olur [1].
Belvedere Sarayı, 1903 yılında bu yana Avusturya’nın en büyük sanat müzelerinden birine ev sahipliği yapmakla beraber, envanterinde Orta Çağ’dan çağdaş sanata uzanan birçok döneme ait eserler bulunmaktadır. Özellikle de Avusturyalı sembolist ressam Gustav Klimt’in eserlerinden oluşan dünya çapındaki en büyük, Egon Schiele ve Oskar Kokoschka’ya ait eserlerden oluşan en büyüklerinden sayılan değerli koleksiyonlara ev sahipliği yapmaktadır [1].
Orta Çağ sanat koleksiyonu
220 eserden oluşan Orta Çağ koleksiyonu, Belvedere koleksiyonları arasına katılan en yenilerinden biri olma özelliğine sahiptir. Koleksiyonun ağırlık noktasını ise 14. yy.’dan 16. yy’ın başlarına uzanan döneme ait ahşap ve taş oyma heykellerin yanı sıra ahşap pano üzerine yapılan dini resimler (Almanca: Tafelbilder) oluşturmaktadırlar.
Okuryazarlar için yazı neyse, okuryazar olmayanlar için de resim odur [22].
Monarşi’nin son bulmasıyla imparatorluğa ait sanat koleksiyonları Avusturya Cumhuriyeti mülkiyetine geçer. Viyana Sanat Tarihi Müzesi‘nin 1920’li yıllardan itibaren gerçekleştirilen satın alma işlemleri sonucu zenginleşen envanterindeki Orta Çağ Avusturya sanatına ait eserler, takas yoluyla Belvedere bünyesine katılır. 5 Aralık 1953 tarihi itibarıyla Aşağı Belvedere Sarayı‘nın bir bölümü olan Limonluk‘ta (Orangerie) sergilenmeye başlanır.
2007 yılında koleksiyonun yeniden yapılandırılması neticesinde Gotik sanatına ait 60 ustalık eseri Yukarı Belvedere Sarayı’nda kendilerine yer bulurlar. Diğerleri ise Aşağı Belvedere Sarayı‘nın saray ahırlarında (Almanca: Prunkstall) sergilenmeye başlanır.
Belvedere Sarayı ziyaretçileri, 220 eserden oluşan Orta Avrupa bölgesinin en önemli Orta Çağ koleksiyonlarından birinin tamamını görme imkânına sahiptirler.
Barok
Belvedere Sarayı bünyesindeki barok resim galerisinin tarihi Prens Eugen’in koleksiyonculuk faaliyetlerine paralellik göstermektedir.
Rönesans dönemi klasismine karşı tepki olarak ortaya çıkan Barok, kilise tarafından desteklenmiş ve 16. yy.’ın ortalarından 18. yy’ın ortalarına mimari, resim ve sanat alanlarında etkilerini ortaya koyan bir sanat akımı olmuştur. Belvedere Sarayı Barok galerisinin başlıca ağırlık noktaları şunlardır:
Hükümdar portreleri
Hükümdarların toplumdaki yerlerine vurgu yapan ve mutlakiyetçilikteki (Almanca: Absolitismus) güçlerine işareten nişanlarıyla (Almanca: Insiginien) tasvir edildikleri portreleri.
İmparatoriçe Maria Theresia’nın bir askeri tören esnasında ölümsüzleştirilen bir anı bu tarz eserlere bir örnek olarak gösterilebilir.
Bu da ilginizi çekebilir
Türkiye dışındaki müzeler içerisinde en fazla Türk eseri burada:
Natürmort
Türk Dil Kurumu çevrimiçi sözlüğünde karşılığı “ölüdoğa” olan, hareketsiz ya da cansız varlıkları (Sebze, meyve, çiçek vb.) konu alan bir resim tarzı olan natürmort (Almanca: Stilllebenmalerei) ise koleksiyonun bir diğer ağırlık noktasıdır. Natürmort koleksiyonunda Johann Adalbert Angermayer ya da Franz Michael Siegmund von Purgau gibi sanatçıların doğa bilimlerindan ilham aldıkları küçük parça çalışmaları yer almaktadır.
Barok tiyatrosunda önemli bir yer teşkil ettiği üzere müzik ve dans eşliğinde resmedilen saray eğlenceleri, fantastik ve bu zamana kadar gizli kalan dünyaları göstermektedirler.
“Sesli” ve “sakin yaşam” anahtar kelimeleri, Barok devrinin eğlence kültürü ve natürmortu özetlemeye yetecektirler.
Franz Xaver Messerschmidt – “Portreler”
Yukarı Belvedere Sarayı Barok dönemine ait en ilginç koleksiyonlardan biri de, sarayın güneybatı sekizgen kulesinde kendine yer bulan ve insanın, yaşadığı farklı duyguların simasına yansıyan hallerini konu alan, sanatçı Franz Xaver Messerschmidt tarafından “portreler” olarak tabir edilen eserleridir [15].
Heykeltraş Franz Xaver Messerschmidt, sıradan bir ailenin ferdi olarak Schwaben’de (Güneybatı Almanya) dünyaya gelir ve heykeltraşlığı Münih’te amcasından öğrenir. Viyana’daki eğitimin ardından imparatorluğun hizmetine girer ve aldığı ilk büyük görev Maria Theresia ve eşi -Lorraine soyundan- İmparator I. Franz’ın (Stephan) büstlerini yapmak olur. 1770 civarlarında geçirdiği kişisel krizle beraber radikelleşen iş ve yaşam koşullarının bir neticesi olarak en ünlü koleksiyonu olan ‘Character Heads’ ortaya çıkar [15].
Franz Xaver Messerschmidt, ‘portreler’ olarak nitelendirdiği eserlerinden toplamda 69 adet icra etmiştir. Bunlardan 16 tanesiyle Belvedere Sarayı bu alanda dünya üzerindeki en büyük koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır. Yine aynı şekilde geriye kalan diğer eserlerin birçoğunun alçıdan yapılan kopyaları envanterde bulunmaktadır [15].
Dini resimler
Mermer Salon’da yüzünüzü pencerelere verip sol tarafa doğru yürüdüğünüz vakit, Prens Eugen tarafından Yukarı Belvedere Sarayı’nın yemek odası olarak kullanılan bölümüne geleceksinizdir. Burada Barok döneminin Avusturya’da meydana çıktığı ve geliştiği dönemlere ait eserler bulunmaktadır.
Kiliseleri, manastırları ve sarayları süslemeleri amacıyla ortaya konulan dini eserler, Barok resim sanatı alanında en önemli yere sahip olanlarıydı.
Johann Michael Rottmayr, Martino Altomonte, Paul Troger, Franz Anton Maulbertsch ve Kremser Schmidt’in eserleri, Belvedere envanterindeki baş yapıtlar arasında gösterilir [1].
Yukarı fotoğrafta sol tarafta gördüğünüz ahşap yontma heykel Kutsal Şehit Sebastiyan (Der heilige Sebastian), sağdaki ise Aziz Roch’a (St. Roch) atfedilmişlerdir.
Avusturya UNESCO Komisyonu tarafından 2011 senesinde Avusturya’nın Manevi Kültür Mirası Listesi’ne alınan Viyana’nın kafe kültürü ve bu kültürün Viyana’ya gelişinin II. Viyana Kuşatması ve doyısıyla Türklerle olan bağları, şehrin en tanıdık bilindik bazı tarihi Viyana kafeleri ve bu kafelerde bulabileceğiniz kahve çeşitleri üzerine detaylıca bilgileri Viyana kafeleri başlıklı yazımda bulabilirsiniz.
Manzara resimleri (Landschaftsmalerei)
Prens Eugen kart oyunları tutkunu bir şahıs olarak bilinirdi ve sarayında bir salonu sadece bu amaçla kullanmaktaydı. Söz konusu manzara resimleri sarayın oyun odasında (Spielzimmer) bulunmaktadır.
Johann Christian Brand’ın 18. yy.’ın ikinci yarısında ortaya koyduğu Laxenburg Şatosu çevresindeki tepelerle dolu manzara resmi ise bu alandaki en önemli eserdir.
Klasisizm (Klassizismus) – Kuralcılık [1], [22]
18. yy.’ın ortalarından itibaren Roma ve Pompei’de gün yüzüne çıkarılan antik döneme ait resimlerin incelenmesi, Avrupa’ya hakim olacak sanat akımı ‘Klasisizm’i şekillendirir. Bu dönemin sanatsal ifade biçimi Antik Yunan ve Antik Roma’dan ilham alır. Klasizm; ölçü, ışık ve gölge bütünlüğü, kompozisyon ve perspektif gibi kurallara sağdık kalınarak ortaya gerçekçi resimler koymayı hedefleyen bir sanat akımıdır aynı zamanda.
18. yy.’ın ortalarından itibaren Avrupa’nın tamamında -ve özellikle de Viyana’da da- portre sanatına ait muazzam seviyede eserler ortaya çıkmıştır. Avusturyalı sanatçılar ünlü İngiliz portre ressamlarını kendilerine örnek alırlar. Dönemin en ilginç portreleri ise günümüz itibarıyla pek de tanınmayan bir ressam olan Viyanalı Josef Kreutzinger’e aittir.
Avrupalı portre sanatının öncüleri ise şüphesiz Fransa’dan çıkmışlardır. Viyanalı Moritz Christian Reichsgraf von Fries, eşi ve çocuğuyla beraber 1804 yılındaki Paris ziyaretleri esnasında dönemin en ünlü portre ustası François Gérard’a poz verirler. Daha sonraları Belvedere bünyesine katılan bu eser, âdeta bir kameradan çıkmış bir fotoğrafmışcasına netliği ve sıradışı ışık ve gölge bütünlüğüyle dikkat çekmektedir.
Fransız ressam Jacques-Louis David, Fransa’da Klasisizm’in temsilcisi olarak kabul edilir. Kendisi aynı zamanda Napolyon’un resmî ressamı olarak görev yapmıştır. Bir sonraki aşamada Lombardei’i işgal etmek üzere- St. Bernhard’ta düzenlediği seferin anısına şaha kalkmış atının sırtında Napolyon’u resmetmiştir. Yine bu eser de Yukarı Belvedere Sarayı koleksiyonunda bulunmaktadır.
Biedermeier Romantizm (Romantik)
1814/15 Wiener Kongresi ve Avrupa’nın büyük bir kısmını etkisi altına alan -ve Viyana‘da da kendisine taraftar bulan- devrimlerin yaşandığı 1848 yılları arasında Almanya ve Avusturya’da etkisini gösteren bir sanat akımıdır, Biedermeier.
1789 Fransız İhtilali ile beraber burjuvazi de ilk defa siyasi ve kültürel sahnede boy gösterir. Dönemin sanat eserlerinin müşterileri de artık sadece İmparatorluk Sarayı, Kilise ve de soylu sınıfı değil, aynı zamanda varlıklı burjuvazidir de. Söz konusu eserlerin ebatları da yeni müşterilerine uyum sağlayarak daha küçük formata bürünürken, resimlerde işlenen konular ise ağırlıklı olarak yine burjuvaziden ilham alır. Aile fertlerini hep bir arada gösteren tablolar hanelerin ayrılmaz parçaları arasına katılırlar.
Okuyan ve uyuyan insan tabloları da dönemin ilgi çeken eserleri arasında bulunmaktadırlar.
Empresyonizm (Impressionismus) – İzlenimcilik
Bir grup ressamın Paris’te açtıkları sergiyi ziyaret eden bir eleştirmenin gördüklerini ‘acizlik’ olarak nitelendirmek amacıyla kullandığı bir tabir, “Empresyonistler”.
Empressiyonizme ait eserler gündelik hayatın içinden anları işlemekle beraber çok az detaya yer vermekteydiler. Bırakılan belirgin fırça darbeleri ve saf halleriyle kullanılan renkler izleyiciler üzerinde tamamlanmamış etkisi bırakmaktaydılar [22].
Manzara, natürmort ve portre çalışmalarının yanı sıra modern hayattan kesitleri de resmeden Empresyonistler, aldıkları tüm akademik eğitimi reddederek tablolarında detayları titizlikle işlemek yerine ışığın etkilerini eş zamanlı olarak ana hatlarıyla vurgulamak ve gördüklerini nesnel yöntemlerle resmetmeye dayanan bir tarza sahiplerdi [22].
Claude Monet’e ait “Aşçı” (Der Koch – Monsieur Paul) ve yine aynı şahsın Giverny’de bulunan bahçesinden manzaralar sunan serinin bir parçası olan ‘Monet’in bahçesindeki yol’ isimli çalışmaları Belvedere Sarayı sanat koleksiyonlarında bulunan Empresyonizm akımına ait değerli eserler arasında bulunmaktadırlar [1].
Tarihselcilik (Historismus) [1]
İmparatorluğun başkenti Viyana’nın genişlemesi Ring Bulvarı’nın (Ringstraße) yapımıyla doruk noktasına ulaşmış, bulvar üzerinde yapılan saray, opera, müze, tiyatro ve sanat akademisi vb. kamuya ait binaların layıkıyla donatılma ihtiyacı doğmuştu. Yine aynı şekilde örneğin Hofburg Sarayı bünyesinde yer alan Kahramanlar Meydanı’nda (Heldenplatz) dikilen at sırtındaki Prens Eugen’in heykeli misali tarihselcilik konulu heykeller meydanlarda boy göstermeye başlamıştır. Bu heykellerin küçük ölçekli modelleri Belvedere Sarayı’nda sergilenmektedirler.
Bu sanat akımına 1870’ler ve 1880’li yıllarda Salzburglu ressam Hans Makart öncülük etmiştir. Bayan portreleri konusunda usta bir isim olan Makart, modellerini tarihsel kostümler içerisinde resmeder.
Makart’ın ölümünden sonra genç Gustav Klimt, kardeşi Ernst Klimt ve akademiden arkadaşları Franz von Matsch ortak bir atölye kurarak gerek Viyana gerekse de Monarşi’nin farklı bölgelerinde tiyatrolar için Makart tarzında dekorasyon işlemleri gerçekleştirirler.
Makart döneminde Heidelbergli Ressam Anselm Feuerbach 1871 yılında Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’ne (Wiener Akademie der bildenden Künste) profesör olarak atanır. Makart ile zıt dünyaların insanları olarak Feuerbach, akademik klasik resim sanatının temsilcisidir.
‘Mısır-ressamı’ olarak tabir edilen Leopold Carl Müller’in Kahire’de bir pazarı konu alan tablosu gibi oryantal resim sanatına ait eserler de dönemin ilgi çeken bir diğer ağırlık noktasını oluşturur.
1900’lerde Viyana Sanatı (Wiener Kunst um 1900)
Gerek Avusturya, gerekse de dünya genelinde Belvedere Sanat Koleksiyonları içerisinde en bilindik olanı şüphesiz ki “1900’lerde Viyana’da Sanat” isimli bölüm ve burada bulunan Gustav Klimt menşeli eserlerdir.
Sezesyonizm, Viyana Sezesyonu (Secession) sanatçıları tarafından başlatılan ve Art Nouvea’nun lokal bir biçimini uygulamayı esas alan bir akımdı [22].
1897 yılında kurulan “Vereinigung bildender Künstler Österreichs Secession” tarafından düzenlenen sergilerde birçok yerli ve yabancı sanatçının tabloları satın alınarak, bir modern sanatlar müzesi oluşturma yönünde ilk adımlar atılır. Hodler’in ‘Ergriffenheit’, Vincen van Gogh’un ‘Ebene von Auvers’ isimli eserleri de bu satın alma işlemleri neticesinde günümüz Belvedere sanat koleksiyonları arasında bulunmaktadırlar [1]. Gustav Klimt, Secession’un ilk başkanı olur.
Secession’un genel prensibi, ziyaretçilerine, yerli ustalık eserlerininin yanı sıra van Gogh, Liebermann, Monet, Jawlensky, Nolde vb. gibi usta uluslararası sanatçıların eserlerini de değerlendirme fırsatını sunarak, Avusturya sanatını uluslarası sanatla bütünleştirmektir.
Belvedere Sarayı sanat koleksiyonlarında bulunan eserlerin dünya çapında en tanınmış olanı Gustav Klimt’in “Öpücük” (Almanca: Der Kuss) isimli çalışmasıdır.
Gustav Klimt’in “Öpücük” isimli tablosuna bir de Khan Academy’nin Türkçe olarak hazırladığı videoda anlatılanların gözünden bakmak isteyenler için videonun bağlantısını buraya bırakalım:
Egon Schiele – Aile
Not: Belvedere Sarayı sanat koleksiyonlarında bulunan 120 eser hakkında detaylı bilgilere https://www.belvedere.at/digital-start bağlantısından indirebileceğiniz cep telefonu uygulaması (app) vasıtasıyla ulaşabilirsiniz.
Aşağı Belvedere Sarayı
Aşağı Belvedere Sarayı bölümleri [17]
Mermer Salon (Marmorsaal)
Yüksekliği iki katı kapsayan Mermer Salon, önemli ziyaretçiler için düzenlenen gösterişli karşılama törenlerinin yapıldığı bir merkez konumundaydı. Duvar süslemeleri Prens Eugen’in kazandığı zaferlere vurgu yapmaktadırlar (Kriegstrophäen). Apollon’un hayatından kesitler sunan duvarlardaki oval alçı rölyefler ise Prens Eugen’in düşünsel (Schöngeistig) yansımalarıdır.
Eugen’in tanrılaştırılışını (Apotheosis, Almanca: Apotheose) konu alan tavan freski Martino Altomonte tarafından boyanmıştır. Habsburg hükümdarları döneminde ‘gerçek güneş’ olarak imparatora atıfta bulunmak üzere sanatta kullanılan Güneş Tanrısı Apollon, Müzler (edebiyat ve sanat tanrıçaları) eşliğinde ve arka planda hafif parlayan güneşle beraber güneş arabasında (Sonnenwagen) gözükmektedir. Böylece güneşin doğuşuyla beraber sanatın ve bilimin çiçek açtığı yeni ‘bir altın günün’ başlangıcına dikkat çekilmek istenmiştir. Alttaki bulut tabakası üzerinde genç bir kahraman olarak çıplak tasvir edilen Prens Eugen’in başına, zafer ve şöhrete işareten defne (Lorbeer) yapraklarıyla örülü bir taç takılır. Minerva, Fama ve Merkür rehberliğinde gökyüzüne yükseltilir (tanrılaştırılır). Tavan freskinin ana konusu, Prens Eugen’in 1716 Petervaradin Savaşı’ndaki başarılarıdır. Şahıslaştırılan hükümdarlık erdemleriyle, tanrılar arasına yükseltilen Eugen’in resmi tamamlanmaktadır [17], [18].
Halk arasında “Donnerbrunnen” (Brunnen = Havuz) olarak tabir edilen, Viyana’nın birinci bölgesinde (1. Bezirk), Neuer Markt’ta (Yeni Pazar) bir havuz bulunmaktadır. Bu havuzu süsleyen eserlerin sahibi Barok dönemi heykeltraşı Georg Raphael Donner’dır. 1921 yılında Viyana Belediyesi tarafından Aşağı Belvedere Sarayı’na ödünç olarak verilen, kurşundan (Blei) yapılmış bir heykel grubu, günümüz itibarıyla Mermer Salon’un merkezinde sergilenmektedirler. Yukarıda bahsettiğimiz havuzu süsleyen heykeller grubu ise Mermer Salon’da bulunan orjinallerinin bronzdan yapılmış kopyalarıdır [16].
Mermer Galeri (Marmorgalerie)
Burası saklı bahçeye direkt çıkışı bulunan ve Mermer Salon misali Prens Eugen tarafından temsil salonu (Repräsentationsraum) olarak kullanılan bir bölümdü.
Alçı duvar süslemeleri Prens Eugen’in savaş meydanlarındaki zaferlerini konu almakla beraber, savaş ganimetleri (Kriegstrophäen) ekseninde dönmektedirler.
Tavandaki rölyeflerde ise tanrılaştırılan (apotheosis, Almanca: Apotheose) Prens Eugen, bir taraftan nişan alırken diğer taraftan da barışın yaklaştırılıp, kıskançlık ve nefretin defedilişi neşredilmiştir.
Grotesk Salonu (Groteskensaal)
Grotesk, 17. yy.’ın başlarında Viyana’da giriş salonlarının (Sala terrena) ve küçük bahçe köşklerinin (Gartenpavillon) dekorasyonlarında tercih edilen popüler bir sanat tarzıydı.
Jonas Drentwett, Grotesk Salonu’nun tavanını boyarken dört mevsimi, köşelerde ise maddenin dört unsuru olan ateş, toprak, hava ve suyu ortaya koymuştur.
İç (penceresiz) duvarların birindeki “Üç Güzeller” (Yunan Mitolojisi: Charis, Roma Mitolojisi: Gratiae) ve bir diğerindeki Vulcan’ın demirci ocağını gösteren resimler erkek ve dişi rollerinin vücut bulmuş halleri olarak belirtilmektedirler.
Altın Salon (Goldkabinett)
Altın renk kaplama ahşap duvar panelleri üzerine yapılan groteskler, salona uçsuz bucaksızmışcasına bir hava katan aynalar ve Çin porselenleriyle süslenen Altın Salon, Aşağı Belvedere Sarayı’nın en zarif, göz alıcı ve de ihtişamlı bölümlerinden biridir.
Buradaki objeler ilk etapta yine Prens Eugen’e ait olan Kışlık Saray’da kendilerine yer bulmuş, İmparatoriçe Maria Theresia dönemindeki uyarlama işlemleri neticesinde Aşağı Belvedere Sarayı’na aktarılmışlardır.
Altın Salon’un 1765 yılından itibaren bugünkü görünümüne kavuşmasının sebebi ise –Belvedere Sarayı tarihinden bahsederken değindiğimiz üzere- Maria Theresia ve eşi I. Franz (Stephan)’ın kızları Maria Antonia’nın, Fransa Veliahtı XVI. Louis ile (siyasal) evliliklerinin şerefine 17 Nisan 1770’de düzenlenen maskeli balonun Aşağı Belvedere Sarayı’nda gerçekleşmiş olmasıdır. Bu etkinlik; gerçekleştirilen bakım, onarım ve güzelleştirme çalışmaları neticesinde mimari anlamda saraya ayrı bir güzellik katılmasına meydan vermiştir. Bu evlilik ise Maria Antonia için pek de iç acıcı olmayan bir sonun başlangıcı olmuştur.
Limonluk (Orangerie)
Aşağı Belvedere Sarayı’nın bir kenarında bulunan limonluk, ilk etapta narenciye bitkilerinin yer aldığı bir kış bahçesi (Wintergarten) olarak hayata geçirildi.
Güney cephesi ve tavanı, iklim şartlarının imkân sağladıkları dönemlerde açılabilmeleri maksadıyla bir sürgülü konstrüksiyondan yapılmışlardı.
Prens Eugen’in ölümünden sonra narenciye bitkileri Schönbrunn Sarayı’na aktarıldılar, bina ahır olarak kullanıldı. 1918 sonrası modern galerinin bir bölümü olarak hizmet verdi. 1952 – 2007 arasında Ortaçağ döneme ait eserler burada kendilerine yer buldular. Limonluk, 2007 yılından bu yana modern sanata dair eserlerden oluşan sergilere ev sahipliği yapmaktadır.
Görkemli Saray Ahırları (Prunkstall)
Bu bina Aşağı Belvedere Sarayı’ndan fiziken ayrı bir kısım olmakla beraber, ismini bir zamanlarki kullanım amacından almaktadır: Prens Eugen’in şahsi atlarının barındığı ahırlardan. Günümüz itibarıyla ise burada Orta çağ dönemine ait değerli sanat koleksiyonları sergilenmektedir.
Saklı bahçe (Kammergarten)
Saklı Bahçe, Aşağı ve Yukarı Belvedere saraylarını birbirine bağlayan saray bahçesinden fiziksel olarak ayrılmış ve sadece Prens Eugen ve çok yakın çevresine mahsus bir bölümdür. İki terastan oluşur.
Belvedere Sarayı hakkında pratik bilgiler
Saray turunuz esnasında yorulabilir ve ufak bir mola vermek isteyebilirsiniz.
Yukarı Belvedere’in Aşağı Belvedere Sarayı’na bakan kuzeydoğu sekizgen kulesinin giriş katında bulunan kafeye uğrayarak bir yorgunluk kahvesi içmek isteyebilirsiniz.
Belvedere Sarayı yaklaşan etkinlikler
Viyana’nın Noel Pazarları başlık yazımda da belirtildiği üzere, Almanca’da “Advent“ olarak tabir edilen 30 Kasım’a en yakın pazar gününden başlamak üzere Noel öncesi son dört pazar gününü kapsayan Noel’e hazırlık döneminde Viyana’nın farklı bölgelerine Noel pazarları kurulur. Bunlardan biri de Yukarı Belvedere Sarayı’nın güney cephesiyle su aynası arasında bulunan meydana kurulan Noel pazarıdır.
Belvedere Sarayı etkinlikler sayfasına aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
https://www.belvedere.at/programm
Belvedere Sarayı giriş ücretleri
Belvedere Sarayı’na gidebilmenin en güncel giriş ücretlerine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
https://www.belvedere.at/en/visit/upper-belvedere
Belvedere Sarayı’na nasıl gidilir?
İster yürüyerek, ister bisikletle, ister toplu taşımayla, isterseniz de özel aracınızla; Belvedere Sarayı’na ulaşım hakkında detaylı bilgilere aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:
https://www.belvedere.at/en/tickets
Bu da ilginizi çekebilir
Türklerin Avusturya’ya göç tarihine ışık tutan sergi burada:
Kaynakça
[1] A- Husslein-Arco. „Belvedere | Galerie Führer“. Verlag des Belvedere, Wien 2008.
[2] G. Lukacs. „Wien Gehemnisse einer Stadt – Rätselhafte Zeichen | Verschlüsselte Botschaften“. Pichler Verlag, Wien 2016.
[3] Belvedere Sarayı resmi web sitesi. „Geschichte Belvedere“. URL: https://www.belvedere.at/das-museum/geschichte-belvedere. Erişim tarihi: 20.06.20.
[4] „Marie Antoinette: Kindheit im Schatten der Politik“. URL: https://www.habsburger.net/de/kapitel/marie-antoinette-kindheit-im-schatten-der-politik. Erişim tarihi: 26.06.20.
[5] Belvedere Sarayı resmi web sitesi: „Architektur Oberes Belvedere“. URL: https://www.belvedere.at/das-museum/architektur-oberes-belvedere. Erişim tarihi: 22.07.20.
[6] Y. Saydam. „Batı resim sanatında Sfenks betimi“. URL: http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/ET001230.pdf. Erişim tarihi: 02.09.20.
[7] „Belvederegarten – Generalsanierung der Brunnenanlagen“. URL: https://www.burghauptmannschaft.at/uploads/690.013-belvedere-generalsanierung_der_brunnenanlagen.pdf. Erişim tarihi: 25.07.20.
[8] N. E. Koç. „Yeraltı Tanrıları“. URL: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/319359. Erişim tarihi: 25.07.20.
[9] Belvedere Sarayı resmi web sitesi. „Die drei Gorgonen (Medusa, Stheno, Euryale)“. URL: https://sammlung.belvedere.at/objects/39663/die-drei-gorgonen-medusa-stheno-und-euryale. Erişim tarihi: 27.07.20.
[10] Belvedere Sarayı resmi web sitesi. „Das Belvedere Presseunterlagen“. URL: https://www.belvedere.at/sites/default/files/media-directories/Belvedere_PM_LANG_de_0.pdf. Erişim tarihi: 29.07.20.
[11] İslam Ansiklopedisi. „Teslîs“. URL: https://islamansiklopedisi.org.tr/teslis. Erişim tarihi: 29.07.20.
[12] İslam Ansiklopedisi. „Zenta“. URL: https://islamansiklopedisi.org.tr/zenta. Erişim tarihi: 01.08.20.
[14] C. Yıldırım. „Sanat tarihi – I“. URL: https://books.google.at/books?id=reZ_DwAAQBAJ&pg=PA108&lpg=PA108&dq=ah%C5%9Fap+pano+%C3%BCzerine+yap%C4%B1lan+dini+resimler&source=bl&ots=FScnxlwXlG&sig=ACfU3U2QDvHABbSFB1lq6s_6J_ytuP7grA&hl=de&sa=X&ved=2ahUKEwjs05j9zYzrAhVqw4sKHS8tCTMQ6AEwEnoECAoQAQ#v=onepage&q=ah%C5%9Fap%20pano%20%C3%BCzerine%20yap%C4%B1lan%20dini%20resimler&f=false. Erişim tarihi: 09.08.20.
[15] Belvedere Sarayı resmi web sitesi. „Franx Xaver Messerschmidt“. Erişim tarihi: 15.08.20. URL: https://sammlung.belvedere.at/highlights/248974/franz-xaver-messerschmidt/objects
[16] Donnerbrunnen. URL: http://www.viennatouristguide.at/Altstadt/Brunnen/donnerbrunnen.htm. Erişim tarihi: 22.08.20.
[17] Belvedere Sarayı resmi web sitesi: „Architektur Unteres Belvedere“. Erişim tarihi: 22.08.20. URL: https://www.belvedere.at/das-museum/architektur-unteres-belvedere.
[18] Conpendium Heroicum. „Kunstheld“. URL: https://www.compendium-heroicum.de/lemma/kunstheld/. Erişim tarihi: 22.08.20.
[19] Wien Geschichte Wiki: „Atlas“. URL: https://www.geschichtewiki.wien.gv.at/Atlas. Erişim tarihi: 24.08.20.
[20] Wien Geschichte Wiki: „Koren“. URL: https://www.geschichtewiki.wien.gv.at/Koren. Erişim tarihi: 24.08.20.
[21] Wikipedia. „Schloss Belvedere“. URL: https://de.wikipedia.org/wiki/Schloss_Belvedere. Erişim tarihi: 30.08.20.
[22] S. Hodge. „Gerçekten bilmeniz gereken 50 sanat fikri“. 9. Baskı. İstanbul: Bkz Yayıncılık Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti, 2020.